Bölüm Dört
Kapı ikinci kez çaldı.
Gulbadar kolyeyi yavaşça kapattı, fotoğrafı tekrar kutuya koydu ve çarpan kalbiyle kapıya doğru yürüdü. Her adım, onu geçmişin derin bir yarasına biraz daha yaklaştırıyordu.
Kapıyı açtığında karşısında duruyordu — Murat. Aynı gözler, aynı sessizlik. Ama bu kez o bakışlarda bir yorgunluk vardı, bir soru… ve belki de geç kalmış bir pişmanlık.
Bir süre hiçbir şey söylemeden birbirlerine baktılar. Zaman durmuş gibiydi. Ardından Gulbadar başını eğdi.
"Buraya gelmemeliydin," dedi sessiz ama kararlı bir ses tonuyla.
Murat derin bir nefes alarak cevap verdi, "Bilmek istiyorum… hâlâ benden nefret mi ediyorsun? Yoksa o geceyi hâlâ hatırlıyor musun?"
Gulbadar'ın yüzü soldu. O gece… her şeyi alt üst eden, yıllarca kalbinde taşıdığı bir karanlıktı. Bir hata, bir sır ve tarifsiz bir acı.
"Hiçbir şeyi unutmadım, Murat," dedi. "Ama artık seni sessizliğime gömemem."
Murat'ın yüzü şaşkınlıkla gerildi, ama sessiz kaldı.
Ve sonra…
Gulbadar bir adım geri çekildi, kapıyı biraz daha açtı.
Sanki zamana küçük bir pencere açıyordu — her şey değişebilirdi… ya da sonsuza dek sona erebilirdi.